Salı, Aralık 25, 2012

sahibinden satılık, sıfır gibi "denge"

ey damağımdaki kesik demir tadı
kekremsi hislerim
tatsız tuzsuz sözlerim
ve dilimin ısrarcı yanı...
busefer tam anlamıyla notalar sevketti dökülmeye
yürüdüm geldim halbuki
hava sıcaktı
gerek yoktu
satırlara saçılıp dökülmeye.
kendimi de almıyorum zaten yanıma bu aralar
arada elim bi resim karalar
yok hiç gözümde yaralar
ne önceler, ne sonralar
beynim sünger
bedenim pelte
hani bi adıma yeltense
yıkılıverecek derde.
üç maymunun dördüncüsüyüm
bir elim, diğerini tutmakta
ha yazdım ha yazıcam
biri giderken
biri durmakta,
içim dışımı tutmakta,
dışım içime vurmakta
yansımam kendime dert
derdim bana düşman
ben bi yazdığıma
bi sustuğuma,
hem yürüdüğüme
hem durduğuma pişman.

Çarşamba, Aralık 05, 2012

terbiyesizim, adam değilim (!)

sakinden,
sessizden,
yersizden,
densizden,
-ben de ne dediğimi pek bilmem-
ne dediğini bilmediğini bilmeyenden,
darlanırsın.
ne göründüğün gibi ol,
ne olduğun gibi görün,
sorgulamadan yargıyı,
anlamadan dargınlığı,
hiç düşünmeden karşındakinin kafasındaki yorgunluğu,
tutmayan elini, titreyen dizini,
ve dönmeyen dilini,
aman idam edin emi !!!
yüzsüzlük vardır,
ikiden çok yüzlülük vardır,
bir de iki yüzlülük vardır,
kendine iki yüz,
içinde yaşadığınla
dışına taşırdığın,
öyle anladığınız gibi iki yüz değil
herneyse işte,
vardır hepsi heryerde
ammaa düştü mü baş derde,
tüm içimizin kırıkları yerde
batsın diye bir sorumlunun ayağına
öylece serpiştirilmekte.
hiç iğneyi batırdınız mı ki kendinize,
budağı sokuyosunuz birilerine?!?!?
herşeyi terbiye edebiliriz belki,
aslanı, kaplanı, davarları bile
imkan olsa da
terbiye edebilsek
nefs'imizi
"ben" dediğimizi
benliğimizi
yenemediğimizi...