Pazar, Kasım 24, 2013

ne ola

sessiz miyim şimdi şimdi ?
sustum belki,
ama unutmadım,
unutturmadım.
sadece dilimde değil,
çünki
elimde değil.
sözlerim hala uçuşuyor havada,
ama busefer
sadece Tanrıya.
yalvarışlarımın hali,
yağmurlu bir sonbahar gecesi gibi,
yani
hiç bitmeyecekmiş gibi,
sanki Tanrı duymuşta
seni, beni, bizi ıslatır gibi,
hatırlatır gibi,
hissettirir gibi,
iliklerine kadar
iliklerimdekini...

Pazartesi, Kasım 11, 2013

hürmetine

elim toprağa deyip
yüzüm secdeye vardığında
dilim tanrıya yalvarıp
ruhum el açtığında
bana öyle bişey söyleki
O'nun da beni sevdiğini bileyim...

mumlu dilek

beni de sev istiyorum
Anneni Babanı Kardeşini,
Tanrıyı sevdiğin gibi
yani vazgeçemediklerin gibi
(B)eni de sev,
vazgeç(e)me...

Çarşamba, Kasım 06, 2013

ayak altından uzak

manyaklar gibi sevmek
hatta mutluluktan
ciğerlerin patlarcasına koşmak bile isteyebilirsin
ama illaki gün gelir
ölüp cehennemin dibini boylamayı düşlersin

Pazartesi, Ekim 28, 2013

sanrılar

Balmorhea - Remembrance 

bazen ölürsün
ve kimseler farkına varmaz.
ağlarsın kendi mezarına,
toprağını avuçlarsın,
kimseler görmez,
kimseler anlamaz.
anladıklarını sanarlar,
anlamış gibi yaparlar,
ama sen ölürsün,
onlar yaşarlar...

Çarşamba, Ekim 23, 2013

"korkma"dım ki

belkilerimiz vardı bizim
ve kocaman bazenlerimiz.
ben bir ihtimalle yaşadım,
sen ne olur ne olmazla.
ben hep birinci çoğul dan yanaydım,
sense tedirgin bir birinci/ikinci tekillik yandaşı.
ben -ecekli bir zaman hayal ettim,
sen -dili geçmişi kovalamaktaydın.
ben hiç umut yok mu dedim,
sense bir ihtimal daha var,
o da sessizlik dedin.
velhasıl kelam,
sen geldin,
ve hiç gitmedin...

Perşembe, Ekim 10, 2013

eline sağlık

biliyorum
beni hiç istemeyeceksin
hatta birgün,
hayatında birisini istediğin zaman bile
"beni" istemeyeceksin
ama işte, ben seni sevdim
ve seveceğim
senin "adam"ın olamasam bile
sen beni "adam" ettin...

Çarşamba, Ekim 09, 2013

sevginin en saf hali / çocuk şiiri

kime söylesem seni sevdiğimi
gülüyorlar,
hani gülüyorlar dediysem
gülümsüyorlar.
sonra dönüyorlar
bana birdaha bakıyorlar
"gözlerinin içi gülüyor" diyorlar
kime söylesem seni sevdiğimi
" ne güzel sevmişsin" diyorlar
"başka bakıyorsun,
başka söylüyorsun,
hatta başka gülüyorsun" diyorlar
bi sana söylediğimde seni sevdiğimi
gülmedin
bi sana söylediğimde
başka baktın
başka gördün...
kime söylesem seni sevdiğimi
seviyorlar...

Cuma, Ekim 04, 2013

pamuk ipliği

ne öldüm
ne yaşıyorum
bilmem hangi taraftayım
kafam karmakarışık
bir garip araftayım

Perşembe, Ekim 03, 2013

yolculuk nereye?

Dinleyiniz
Başar Dikici - Serhan Yadsıman / Bir Kızıl Gonca


şimdi sen gidiyorsun ya
ardına bile bakmadan,
benim kulağımda bir sen çınlar.
seninse ruhun bile duymaz kendi sesini.
sarılırken ben sessiz çığlıklarıma,
sessiz kelimelerinin nefesini yastık yaptım.
dedim ya, farkında değilsin ama
bağırıyorsun ardımdan
"sus" diye...
peki bu inat,
bu bekleyiş,
bu belirsizlik,
bu yüreğimdeki dinmeyen acı niye???
acıyor herbir zerrem
ve sen biliyorsun nedemek
her zerrenin acıması
gözüne kaçan çöpün
taa kalbine batması...
yararı yok artık aldığım nefesin bu bedene
ve hiç faydası olmadı kal densede gidene
ama Sen
gitme KAL yinede...

Salı, Eylül 24, 2013

gönlümün kantarı

bazı şeyleri ölçemezsin
mesela sevgiyi
kollarını açabildiğin kadardır sevgi
gözlerini yumabildiğin kadar
ve bazende
çeneni tutabildiğin kadardır sevgi

Pazartesi, Eylül 23, 2013

ilk söz: merhaba

merhaba ankaram,
merhaba sevdiğim,
merhaba sonbaharım,
merhaba yağmurum,
merhaba gözümün nuru,
merhaba Huzurum.
giderken dönüp baktığım
usanamadığım
yanında kaldığım
itilmedikçe kaçamadığım
merhaba en derinde yer edinen
işte şimdilik dilimde sadece
merhaba...

Cumartesi, Eylül 14, 2013

bir nefes kadar

Erkan Oğur - Pencere Önü Çiçeği


gitmedim hiçbir yere
bak, bak burdayım,
ne sırtına yük
ne ayağına çelme
bildiğin destek, tam yanındayım.
hatta farkında değilsin
kanındayım.
canım burnumda,
nefessizim,
sessizim,
ama sadece
bir göz kırpış kadar uzaktayım.
ölüm kalım var amma
bi el koymadan taşının altına
göçmem bu dünyadan
gitmem dağlar ardına.
sus oldu sesim
bin iğnedir yüreğimde seni göresim
ve tek birdir dileğim...
bükük bileğim
ve açık avcum
aşk dediğin yer kaplamaz
sadece iki avuç yüzyüze selam durur
eller de birbiriyle halvet oldum mu
dertler gider intahara durur...


(Not : ben okusam size bunu keşke, güzel oldu sanırım, kendimce...)

Perşembe, Eylül 12, 2013

bekle dedi annem

hey gidi turuncu sonbahar
yaptın yine yapacağını
eğdin başımı önüme
düşürdün yağmurumu yüreğime
elimde kelepçe
gözlerim kör
dilimse dağlandı bir süre
sus oldu dışım
içimse, üşüyorum
bildiğin kışım...

Cuma, Eylül 06, 2013

olmayacağım bir salı sabahı

olmayacağım bir salı sabahı
ardından bunca zamanın.
olmayacağım işte,
bir anda
duman olmuşcasına
"yok" olacağım.
bomboş gelicek etraf bensiz
farketmeyecek kimse,
ve farkında olacak birkaçınız.
aslında benim etrafım bomboş olacak,
sensiz...
ve ben de,
sadece farkedeceğim birkaçınızı,
hatırlayacak acaba kaçımız, kaçımızı.
süpürge edip saçımızı
kan gelene kadar
kendimizi hırpaladığımızı.
neyse işte,
hatırlayacağız, modern işgence anlayışımızı.
olmayacağım bir salı sabahı
ve kimse su vermeyecek bir süre çiçeklerime
ve sararacaklar
sonra farkedilecekler
ve birileri onlarla beraber hatırlayacak beni de
seveni de, belki sevmeyeni de.
ben kazandım kazanacağımı
ötesi lazım değil artık,
ben gider, kalan sağlar sizin olsun
bedenim artık özgür
ruhum
kazandıklarımın olsun...

Perşembe, Eylül 05, 2013

yağamadım bir doya doya

böyle ana avrat sövesim var
boğazım yumruk yumruk
dilim tutuk
derdim yok
derdim çok
istediğim minicik huzur
elbet bende de var kusur
dilimde günlerdir
"şükürüm çok,
bir okadar da bilmiyorum"
ve canım acıyor
sebepsiz
jilet kesiği gibi değilde
daha hafif ama daha çok
ya anlatamıyorum işte hepinize
susuyorum yeri geldikçe
ve bağırıyorum zamansız
yorgunum anlasanıza
hiçbir derdim yok(çok)
ama
yorgunum
canım yanıyo...

Pazartesi, Ağustos 26, 2013

korkmayın, helal edeceğim

ağzımın içi zehir gibi
huzursuzum
yani bildiğin tadım tuzum yok
"çok şükür"üm bolca
ve bir okadar da "ne biliyim"
şimdi bak sana şöyle söyleyim
içim acıyo bazı bazı
bildiğin acıyo,
böyle batar gibi,
keser gibi,
yakar gibi...
bazen de üflüyo sanki rüzgar yanıkların üstüne
serin serin, iyi geliyo
bazen nefes alıyorum, "aldım" diyorum
bazen bi tıkanıyo boğazım
boğuluyorum, gözyaşlarımda
kurşun yemek boğulmaktan evla biliyomusun
tek atış, hoşçakal hayat
ama boğulmak öylemi
hah şimdi oldu bak, evet, adı bu
bilinmezlik, belirsizlik
durdu bak dilim
elim
yüreğim
şimdi, şu anda
bilinmezliği, belirsizliği, beklemeyi,
işte yazamadım hiçbirini yine
siz bi bakın içinize
hepsi var nasılsa içinizde...

Cuma, Ağustos 02, 2013

bu dünya ne sana ne de bana kalmaz

mabel matiz'den sultan süleymanı bir dinleyin derim...

beş para etmezliğimi hissediyorum
damarlarımda, ılık ılık akan
ve hiçbir işe yaramayan ellerim
tellere dokunmayan parmaklarım
boşa harcadığım nefesimi hissediyorum.
yatıp duran aklıma
kalkmak bilmeyen kaşıma
görüp kaale almayan gözüme isyanım.
beş para etmem.
çalmadan, söylemeden hissettiğim şey, bomboş...
tüylerimi diken diken eden notalar var dünyada
ve içim var kocaman
o notalarla dolu
dilim dolansada kimi zaman
söylerim ben yürekten
bilen bilir
duyan hisseder
kimi dayanamaz kalkar gider
kimi inci yaşlarını döker.
şükür ki döndü geldi Osman
saolsun getiren de, gelen de.
şimdi notaları saçma zamanı...

Cuma, Temmuz 26, 2013

hayr için de şer için de, biraz cesaret

ölmem
korkma
merak da etme
ölmem...
ölmem de,
kocaman bi delik olur
tam burda, taaa içimin ortasında
bi delik, yüreğime değen
sağı solu yele veren
tam içimi ele veren
biraz kalıp
biraz çekip giden
dedim ya, ölmem
dönmem
durmam da ama
yatışırım
karışırım
sallanırım her esintiyle
içim acır
gözüm kanar
dilim yanar
ama korkma sen
ben ölmem
ben ölmem...

Pazar, Temmuz 14, 2013

sükûnetle

"sessiz ol" dedi melek
"sakin ol biraz"
sağımdan seslenerek
"ne olur kaçırma beni yanından
tek ihtiyacım sükûnet
ve huzurla omzuna yaslanmak
anladığım kadar anlaşılmak"
dedi, melek...
gözlerimin içine baktı
gözlerinin içine baktım
içim alev aldı
yer gök alev aldı
bir rüzgar esti ufuktan
alevlerimiz harlandı
ve birbirine karıştı,
tek bir huzur
iki gönülde aynı yandı...

Cuma, Temmuz 12, 2013

daha önce hiç tövbe etmedim, bu da sonuncusu

var evet
benimde koca koca hatalarım
yanlışlarım
yapmamalıydım dediklerim
yine de yaptıklarım
dönüp bakıp ulan-ladıklarım
biliyorum,
farkındayım
kaç klişe geliyor aklıma
"ikinci şansı herkes hakeder"
"hatasız kul olmaz"
gibi gibi....
yine de kocaman bi adamım ben
kimisine göre beş para etmezken
kimisine göre yüreğim var benim.
benim de hayatımda dönüm noktaları var
ben de insanım
mükemmel değilim
ve olmayacağım
şimdi bir dönüme rastladım
kendimi duydum
derinden seslendi
geldi günyüzüne
ve siz inanmasanızda
Tanrı inanacak
dilimdeki öncekiler için olan tövbelere...

Perşembe, Temmuz 11, 2013

insan müsveddesi

çok kızgınım
hani dilim varmıyor anlatmaya
öyle kızgınım
"sen kimsin ki?" diyesim var
ulanlarım var boy boy
ve h...adi ordanlarım!
yatacak yerin yok derler ya
öyle işte
hani o dilinden düşmeyen
hani o çok bildiğin şeyler
işte onlardan biridir
yediğin kul hakkıdır
farkında değilsin
gerisin
iticisin
sevimsizsin
hepsini de bildiğinden
işte böylesin
hiçsin
insan değilsin
dedim ya demin,
yatacak yerin yok senin
...

Pazartesi, Temmuz 08, 2013

şimdinin ve sonranın hakimi

satırlarımdaki sessizlik,
ben değilim susan,
ki, susmadım ki
hiç konuşmadığım gibiyim
avaz avaz elim ayağım
hem kupkuru
hem huzurlu
dilim damağım...
gözüm gökte
huzurlu bir bulut
bin bulut
kah yağar, kah gölge eyler yüreğe
hem güneş, hem yağmur, hem gölge
huzurun adı zaten başka denir neye.
neye denir biliyor musun?
bulut var dedim
sonra kendiliğinden biten kırçiçeği var
sapsarı huzur işte
basbaya huzur
koca koca kırmızı çiçeklerin kızları o kırçiçekleri
sonra morlu beyazlı menekşedir huzur
kırık bir daldır
yanaktaki al'dır
beş tane çam ağacıdır
arşınladığın ara sokaklardır
dedenin yanı
ananın kucağıdır huzur
koca evin ortasında yalnız kaldığında
nerdesin dediğindir
yazarken satırı
boğazın düğümlendiğinde
nerdesin dediğindir huzur
dedemin mavi gömleğidir huzur
üstünden 30 sene de geçse
değişmeyecek...

salıncağın zinciri

kaçtır elim satırlarda
yazıp yazıp bozuyorum
esip gürleyip
tozuyorum
kimisinde taaa en derinden geleni sildim
kimisinde istediğime sustum,
dedim ya
yazdım yazdım bozdum.
korktum çok
çünkü çok oldun,
ben çok dedikce
baktım ki
yok oldun.
sustum
içimde tuttum...
tutamadım gerçi
taşıyorum alenen ve uluorta
ve mantıklı olsam da
sakin ve selim kafa
işte durdurmuyor-sun.
susmaktan korkuyorum
söylemektense daha fazla
amma bilirim
hiçbişey yolunda olmaz
yetinmeden azla.
zar yok elimde busefer
ve benim hikmetim değil dilimden dökülenler
ya sabrı doladım dilime
bir hüzün çöktü yersiz, eteğimin dibine
mutsuzluğa gayrı tahammulsüz bu ruh, bu beden
binlerce iğne beynimde,
bir gelip bin giden
benim aklımsa sadece, yüreğimde
aklım ile birlikte, sadece yüreğimde.
bir yol ver Ya Rab,
sus dudaklarıma su
sessiz kulaklarıma hu olsun
ve dileğimdir
bu son olsun........

Pazartesi, Haziran 24, 2013

nokta (.)


Göksel Baktagir - AĞLAMA


öyle zamanlarda duydum ki bu notaları
farklı anlar
farklı duygularla,
uzak ellerde
bilinmez yerlerde,
kimisi elde
kimisi dilde.
şimdi ise,
hüngür hüngür bir ağıt içimde
ve hatta gözlerimde
günün bu saatinde,
elim titrek
gözüm ıslak
yarım yamalak
en son nezaman sıkıştı böyle kalbin be ahmak?
yine ağıda sebep bulamamak,
kalkıp gitmekle
bokyemeyip oturmak arasında kalmak,
darlanmak
bunalmak!
ha bişeyi anladım ama,
benim harcım değil yalnız kalmak
sanırım herşeyi elime yüzüme bulaştırdım hep
nere gitsem olmadı
nere dursam kalmadı
neye baksam kırıldı
arkam döndüm, darıldı
koca koca sözler eden adam gibiydim
içimde aslında incecik bir dal
kendi kendime kırıldı,
yırtıldı içim şimşek çakan gök misali
ama yağmaktan gayrı yoktu yapacak,
yağdım.
yağmur koktum önce
sonra yavaştan bir kahve kokusu
kahveye karışan huzur dokunuşu
biri bin eden, bini bire çeken
derdi alan, huzur veren
bir gelen, iki giden
olabilen
olabilemeyen
söyleyemeyen
sorduğumu bilmeyen
sordum mu, bilmeyen
kahve kokusu işte
çekirdeklerle lokumlara karışan
içimdeki adamla yarışan
ve çok şükür ki kazanan
kahve kokusu işte
hiçbir içeceği daha fazla sevmeyeceğim bu gidişle (nokta)

Cuma, Haziran 21, 2013

teşekkür


ARGISHTY - ''Akh inch lav e'' ( dinleyerek okuyunuz )

yazıyorum işte
sıkıntı yok.
çok şükür bi yandan,
bi yandan hay lanet hay bin kunduz
bildiklerimle bilmediklerim birbirine karışırken
yeni bildiklerimle eski dediklerim çarpıştı,
aklım karıştı
fikrim karıştı
baş yastıkta
sızıldı kalındı.
inanırmısınız, düşündüm ben,
sessiz ve sakince
tavana baka baka
bazen boşluğa bata çıka
gözlerim tek bi hizada,
kulak duymazken
içim almazken yediklerimi hatta
ve ağlarken her bir hücrem
düşündüm.
uzun zaman önce başladım düşünmeye
ve düşündükçe farkettim ki
olanların farkına bile varamamışım ben bugünece
aptalmışım,
akıllı etmeye çalışmışınız siz beni hep,
yavaş yavaş anlamışım herbirinizin ne demek istediğini
işte demek ki, düşünmek lazımmış.
gerçi ben düşünüyorum diyorum da
benim dememle olmaz,
siz göreceksiniz ki
olduğunu bilelim.
hakikaten bir garip adamım
öyle yoktur ciddi bir fesatım,
en kötü huyum
durup durup ağlarım.
üzülürüm bin yıl önceki üzdüklerime bile
sanırsam ve umarım, biraz bile olsa, insanım...

Salı, Haziran 18, 2013

bazen gibi

hiçbir güzellik kolay değildi
değildir
ve olmayacakta
emek, varya hani emek
işte onu dökmeden
alın terin toprağa düşmeden
için pırpır etmeden
zorlukların alayına göğüs germeden
olmaz, tadı çıkmaz, anlaşılmaz
uçar gider elinden.
asansörle çıkan, asansörle iner demiş birisi
halbuki tırmandığındaki o son merdivenden sonraki soluk,
ardına baktıgında gördüğün yol,
uzun ve belki de bozuk,
işte hazzı odur,
ve yanıbaşında bi rüzgar,
bir fısıltı en tepede senle, seslenen.
hiçbişey kolay değildi
ve olmayacakta.
en başında ben zorum kendime,
ama alıştım yorulsamda ben bana
ve yorgunluk dururken yanıbaşımda.
inanmazsınız, hafifliyorum kendime,
hem de ben gibi,
olduğumla bir gibi,
anlar gibi,
anlatabilir gibi,
"hani herzaman olsun dediğin
bazen gibi"

Çarşamba, Haziran 12, 2013

Zümrüdü Anka

şimdi ben kimim ki?
kimdim de, kim oldum ki?
ne der idim, ne dedim, ne diyorum?
nereden geldim, nereye gidiyorum?
kendimden başka kimseyi ayletmiyorum...
ammaa zaman, insan, olan, biten, giden, gelen, kalan
durup düşünebildiğim an
yatıp uyuyamadığım zaman
darlanmış boğazımda kelimeler
bu sefer sanki
aynı değil heceler...
bi şekil şimdi geceler
bi şekil elim, yüzüm,
neler gördü bu iki gözüm
yanlışlarımdan derbeder
her şerde bi hayr var der.
umudumu hiç gömmedim,
çok sandım da
aslında hiç ölmedim...


Perşembe, Mayıs 23, 2013

dikenli tellerim

Sezen Aksu - DUA

duymuyor muyum
ya da görmüyor mu gözlerim
sanar mısın okumayı unuttum
ben sadece dilimi tuttum, tutuyorum...
günün eziyeti tiksindirirken
aldığım havadan
içtiğim sudan,
koşarken bedenim zamanda
ve koşarken kanım damarımda
kifayetsizlerle boğuşurken
insan olmayanların arasında
hala insan olmaya çalışarak
kimi zaman iyiliklerimden bile arınarak
boğularak
yorularak
kusarak
ağlayarak yaşıyorum
sığmıyorum taşıyorum da
ne anlatabiliyorum
ne de taşıyabiliyorum...
bağırırken susmayı
susarken haykırmayı diliyorum
içimin içine ediyorum
duruyorum
dinliyorum
tanrıdan af diliyorum...
bir rüzgar esiyor zaman zaman
kızılayın ışıklarında
bi kahve kokusu
bir pazarcı bağırtısı
bazen motorda yüzüme çarpan serinlik
bazen gözüme değen derinlik
azad-ım kendimden bile
korkuyorum
hem de çok korkuyorum
hep de korkmuştum
neyseki anam babam koruyorlar
sonra kardaşım var benim kocaman
doslar var, canlar var
beni bilenler, bilmiş olanlar var
bilmişliğinden  vazgeçmicekler var
işte onlar
sen, sen ve siz
tek avuntum...
bir damla yürek bırakabildiysem
benden bir damla,
daha ne gerek bu meczup adama...

Perşembe, Mayıs 02, 2013

yaşadığını bilmek, biryerlerde...

şimdi ben ağlamak istiyorum diye
ayıp mı?
ya da günah mı?
yazık mıdır gözlerime?
dökebildiklerimden hiç hayıflanmadım
gün oldu üstümü ıslattılar
gün geldi içime aktılar
bazen başıma dikilip tepemden baktılar
bazense hiç takmadılar...
işte böyle yaşadık onlarla
yaşamaya da devam ediyoruz
gözlerimize geliyoruz
kah dökülüyoruz, kah ıslatıp geri dönüyoruz
bir düğüm, her şekilde boğazımızda
acımızla yutkunuyoruz...
çok şükür anlayanım var
bukadar zamanda bile bildirebilmişim
bilinebilmişim...
hiçkimse değilmişim ya,
biryerlerde yaşıyorum ya hala, hep...


Perşembe, Mart 07, 2013

bazen, bazen bile yoktur.

Sezen Aksu - DUA (ağlamadan dinleyip okumaya çalışın)

ben şimdi bir ağlasam
dökülür notalar gözlerimden
ellerim ıslak
tellerim paslı
nefesim yarım
müziğe özlem
kendim kayıp
bir an gözümü açıp
olan bitene ayıp
nerdeyim demeli, kendine...
boğazlarımızda düğümler
herdaim, gelişler ve gidişler
bir koşturmacada beden
ve ruh sürüklenmekte peşinden
bugün üşendiklerimiz
yarının vakitsizliği
kendinden korkmak
dağlara yollara bakmak
herşeyden geçmek de
kendinden kurtulamamak...
bir hadilersin
hadi dersin
adım atar gibi yaparsın da
farkına bile varmadan
geri geri gidersin
ne kadar ucuz saatlerimiz
ne kadar ucuz dilimizden dökülenler
ve ne kadar imkansız geri almak
bir saniyeyi
ve bir sesi bile
dudağımızdan uçan,
bakmakla yetinmek kalır bize
sadece artlarından...

Perşembe, Şubat 28, 2013

sus payı

 Ludovico Einaudi - Una Mattina (dinleyerek okumanız tavsiye olunur)
 
ve öyle başladı işte gün
kendinden habersiz
alarmlar sessiz
beden kendini yataktan kaldırmaya bile yetersiz
beyin umarsız, yersiz.
öylesine bir gün
ne mutlu
ne kedersiz.
sonra yol, her an'ım gibi
sonrası yine aynı,
aynı adam,
aynı surat,
aynı his,
biraz meşguliyet,
bolca boş durma isteği,
yani biraz da nefs.
"de haydi be adam" naraları içimde
umutsuz bi şekilde,
ve sabah sabah
akşam akşam
gece gece
her bir nota, her bir hece,
cesareti çağırırken,
üşengeç beden
zihin hepten terk.
boş durmanın acısı
duvarların sancısı
yalan nefes alıp verişler
yetersizlik hissi
yağmurun grisi.
bin yapılacak şey
yani yapılabilecek şey çok
bir yapacak adam yok
hey gidi boşa harcadığım günüm
boşa harcadığım dünüm
üşendiklerimiz için bulamayacağımız zaman
kalk hadi
kalk be adam...