Çarşamba, Temmuz 03, 2019

2 Temmuz 2010 - 2 Temmuz 2019

Tam 9 yıl önce bugün, sabah yataktan kaltığımda başım dönüyordu. Tam 12 saat başım dönmüştü ve ben ne olduğunu anlayamamıştım. Sonradan öğrendim ki BPPV hastasıymışım, yani vertigo dedikleri pozisyona bağlı başdönmesi.

İşte o günden sonra hiç sigara içmedim. Pipo, puro, nargile, ya da herhangi başka bir tütün ürünü de hiç tüketmedim. Tam 9 yıl oldu, 9 (DOKUZ) YIL. Bazen az bazen çok geliyor insana. Nice 9 yıllar içmemek istediğim için az, ama içmek istediğim zamanlarda kendimi tutabildiğim için çok.

Bu 9 yılda hayatımda okadar çok şey değişti ki. Zaman hem su gibiydi hem milimetreler ile ilerledi. Hep şükürler vardı, kendimce zor zamanlarım oldu tabi, ama geçti. Kolay günler de oldu, onlar daha da çabuk geçti. Bu zaman zarfının sonunda, yani bugün evli ve minik bir kız babasıyım. 9 yıl önce söyleseler ne derdim bilemiyorum, ama bugün ki halimden çok memnunum.

Bugün ben hayatımın 41. yılının 9. ayındayım. Evliyim, her yönüyle çok ama çok güzel ve iyi bir eşim var, 2,5 aylık minik bir kızım var, adı da Mavi Yaz. Öyle tatlı ki, çocuk yetiştirmek çok zor ama o okadar tatlı ki...

Ben bugün aynı zaman da işsizim. Belki benim basiretsizliğim, belki sebepler dahilindeki kişilerin yetersizliği, belki benim süregelen yanlış seçilerimden ötürü, her ne olursa olsun, 40 yaşında mutlu bir işsizim. Hiçbir zaman çalışmayı çok sevmedim, gün geldi kendime antiworkist dedim. Bana batan işler değildi de tavırlardı, muhteviyatlardı, hatta işin hep hayatın önüne geçmesiydi sanırım.

Bugün durduğum noktada, elimde olan seçeneksizlik ile ne yapabilirim diye bakıyorum. Aileme bakmak için mecburen çalışmak mı yoksa mutlu olabileceğimi düşündüğüm şeyleri yapmaya çalışmaya cesaret edip daha çok yorulup daha fazla çalışmak mı? Instagramda sorsam ikisi kafa kafaya gider biliyorum. Mantıklı olan ile cesaret isteyen neredeyse dengede kalır.

Peki ben ne istiyorum? Cesaret etmek mi? Mecburiyetten çalışmak mı? Yoksa ikisi de yanılsama mı?

Anlayacağınız durum ciddi. Cesaret ederek yapsam mı dediğim şeylerin bile sadece heves olmasından korkuyorum. 50 müzik aleti olup da birini bile layıki ile çalamayan bir adamın tutkusuzluk yüzünden çürümesini izlemekten bıktım desem yeridir.

Tüm bu lakırtının asıl söylemek istediği basit, zaman siz ne yparsanız yapın, neyi seçerseniz seçin geçiyor, geçicek. Ama tane tane, ama yuvarlanarak. Ben geçen yılları, ayları, haftaları, günleri, saatleri hatta saniyeleri hatırlamak istiyorum. Aldığım her nefesi severek almak istiyorum. Bunun yolunu bugün yarın bulmam lazım gibi geliyor ama, 40 yaşındaki bu adama çok mu yükleniyorum???

Sevgi ve Saygılarımla

Bir Siyah Ejderha

Hiç yorum yok: